İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş Türkiye-Yunanistan sınırındaki mültecilerin durumuyla alakalı bir basın açıklaması yaptı. “Avrupa, Türkiye-Yunanistan sınırındaki insan hakları ihlallerine bir an önce son vermelidir. Sınırda yaşanan olaylar insanlık adına iflas bayrağının çekildiğini göstermektedir.” diyen Altaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye-Yunanistan sınırından gelen görüntüler bizleri derin üzüntüye sevk etmektedir. Avrupa Birliği, sınır bölgelerinde insan hakları ihlallerinin gerçekleşmemesi için sorumluluklarını yerine getirmek mecburiyetindedir. Etnik kökeni veya dinî aidiyeti fark etmeksizin her insan beden bütünlüğü, yaşama ve iltica etme hakkına sahiptir. Bu en temel insan haklarının temini en önemli kuraldır. Ancak bunlar sağlandıktan sonra, eğer gerekiyorsa, iç işlerini ve mülteci politikalarını ilgilendiren hususlar ele alınabilir. Her insanın eşit olduğu ilkesinin unutulmaması gerekir.
Bu arka plandan hareketle, Avrupa Birliği buradaki insani durumu iyileştirecek gerekli bütün adımları atmalıdır. En başta da Federal Almanya Hükûmeti ağırlığını koymalı ve AB’ye kendi değerlerini hatırlatmalıdır. Şişme botlardaki mültecilerin Yunan Sahil Güvenliği tarafından, insanların hayatlarını hiçe sayan manevralarla ve şiddet kullanımıyla geri püskürtülmesi, kadın ve çocuklara sınır muhafaza güçleri tarafından tazyikli su ve göz yaşartıcı bombalarla müdahale edilmesi asla kabul edilebilecek eylemler değildir.
Bununla beraber, Türkiye’ye de insanlara Avrupa’ya engelsiz bir şekilde gidebilecekleri ümidini vermeme çağrısında bulunuyoruz. Bu tutum, sınırdaki durumun daha da kötüleşmesine yol açmaktadır. Tarafların bir araya gelerek çözüm üretmeleri elzemdir. AB düzeyinde bütün ülkelerin mutabakat sağlamasını bekleyene kadar görüşmeleri uzatmanın bir çözüm olmadığını şu ana kadarki tecrübelerimiz göstermektedir. İnsanların çok acil yardıma ihtiyaçları bulunmaktadır. Ayrıca zaten hâlihazırda dört milyon mülteciye ev sahipliği yapmakta olan Türkiye’yi bu hususta yalnız başına bırakmak da bir çözüm değildir. Bu sebeple Federal Almanya Hükûmeti iyi bir örneklik sergilemeli ve ‘Gönüllüler Birliği’ne öncülük etmelidir.
Tabii ki en iyi çözüm, insanların hayatlarından endişe duyarak terk ettikleri bölgelerde kalıcı ve sürekli barışın sağlanmasıdır. Bu bölgelere Suriye’nin yanı sıra insanların iç savaşlar, açlık ve doğal afetler gibi sebeplerden ötürü göç etmek zorunda kaldığı çok sayıda ülke dâhildir. Avrupa Birliği coğrafi olarak uzağımızda bulunan ya da başka bir deyişle menfaatimizin söz konusu olmadığı yerlerdeki problemler bizi ilgilendirmiyormuş gibi davranmaktan vazgeçmelidir. Bugüne kadar yalnızca ticari menfaatler doğrultusunda yürütülen dış politika utanç vericidir ve bu politikanın gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bir zihnî dönüşüme ihtiyaç vardır.”